27 Mayıs 2017 Cumartesi

UZUN GÜNLERDE ORUÇ KONUSUNDA, SORULAN SORULARA CEVAPTIR 2017


Sevgili dostlar, öncelikle bu konuya olan yoğun ilgi beni mutlu etmiştir. Uzun günlerde oruç tutmanın verdiği sıkıntıdan dolayı oruç tutamadıklarını söyleyen bir Müslüman kitle varmış meğer. Onlar İlahiyatçılar Derneği (Theologenverein e.V.) ‘in hazırladığı imsakiyeden sonra oruçlarını tutmaya başlamışlar. Bu bizim için en büyük mutluluktur. 
 
Destekleyici bilgilerle bizlere katkıda bulunan ve cesaretimizi artıran ilim adamlarına teşekkür ediyorum. Avrupa’daki neslin geleceğini bu ilim adamları inşa edecektir. Başta Prof.Dr. Ömer Özsoy olmak üzere, Avrupa Müslümanları onlara minnettardır. Allah azimlerini artırsın.
 
Sorular:
1- Oruç güneşle başlayıp güneşle biter. Günün uzun ve kısa olması farketmez... Almanya’da güneş doğuyor ve batıyor, burada neden Medine’ye göre oruç tutuluyor?
Genel olarak soruların buluştuğu ortak nokta burasıdır. Yani bizlere, neden aç kalınacak ve susuz kalınacak süreyi kısaltıyorsunuz!? deniliyor...
 
Önce ayetler:
Bakara 183-184- "Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de sayılı günlerde farz kılındı ki, takvâya ulaşasınız. Ancak, sizden kim hasta ve yolcu olursa, diğer zamanlarda aynı gün sayısı kadar oruç tutmalıdır. Bunun dışında çeşitli nedenlerle orucu çok zorlukla tutabilecek olanlar, bir fakiri doyuracak kadar fidye vermelidirler. Her kim, yapmakla sorumlu olduğundan daha fazla iyilik yaparsa, kendisine iyilik yapmış olur; eğer bilirseniz, oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.”
185- Kur'an, insanoğluna bir rehber, bu rehberliğin apaçık bir delili ve doğruyu yanlıştan ayırt edici bir ölçü olarak (ilk defa) bu Ramazan Ayında indirilmiştir. Bundan dolayı, sizden kim bu aya erişirse onu baştan başa tutsun. Ancak hasta veya seyahatte olan, başka günlerde (aynı sayıda oruç tutsun). Allah sizin için kolaylık diler, zorluk çekmenizi istemez; ama (belirlenen günlerin) sayısını tamamlamanızı ve size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah'ı yüceltmenizi ve (O'na) şükretmenizi (ister)
186- Eğer kullarım sana Benim hakkımda sorular sorarsa -(bilsinler ki) Ben çok yakınım; dua edenin yakarışlarına her zaman karşılık veririm; öyleyse onlar da Bana karşılık versinler ve Bana inansınlar ki doğru yolu bulabilsinler.
187- “ Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılınmıştır. Onlar sizin için giysidir, siz de onlar için giysisiniz. Allah sizin öz benliklerinize yazık etmekte olduğunuzu bilmiş, tövbelerinizi kabul edip sizi affetmiştir. Artık şimdi onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdığı şeyi arayın. Tan yerinin beyaz ipliği siyah ipliğinden sizce seçilinceye kadar yiyin için; sonra da orucu gece oluncaya değin tamamlayın. Mescitlerde itikâfta bulunduğunuz sırada zevcelerinizle cinsel temas kurmayın. İşte bunlar Allah'ın yasaklarıdır, bunlara yaklaşmayın. Allah, ayetlerini insanlara işte böyle açıklar ki korunabilsinler. " 
 
 Sevgili dostlar şimdi ayetleri birlikte inceleyelim:
1- İlk ayetten; orucun dünya üzerindeki bütün Müslümanlara farz klınmış olduğunu anlıyoruz. Ekvatorda yaşayanla, kutuplarda yaşayanlar arasında fark gözetilmemiştir. İster kuzeyde, güneyde, isterse doğu ve batıda yaşasın bütün Müslümanlara oruç farzdır.
2- Yine ilk ayette; orucun “sayılı günler”de tutulması gerektiğinin altı çiziliyor. Gece ile gündüzün eşit olmadığı yerlerde imsak ve iftar, o bölgelerde yaşayan Müslümanlarca belirlenecektir. Takdir usulü bu ifadeden çıkıyor. Hicaz standardına uymayan bölgelerde/ülkelerde imsak ve iftar takdir edilecektir. İfade evrenseldir.
3- İkinci ayette; ifade Hicaz (Ekvator) bölgesinde yaşayan Müslümanlara özeldir, yani ifade muhatabınadır. Oruç, Ramazan ayında tutulacaktır. Ramazan ayı Arapların İslam öncesinden beri kullandıkları bilinen aydır, süresi bellidir.
4- Dördüncü ayette; imsak ve iftar zamanı net olarak belirlenmiştir. Burada hitap yine muhatabınadır, yani o günkü Arap’adır. Siyah iplik beyaz iplikten, çıplak gözle ayırt edilinceye kadar yenecek ve içilecektir. Yani dışardaki varlıklar birbirinden ayırt edilinceye kadar yenecek ve içilecektir. Bu ifade, iş için insanların evden çıktıkları zamanı ifade eder. İftar ise gece karanlığında yapılacaktır, ifade yine özeldir, muhatabın anlaması içindir. Yani geceye kadar demek, insanların işlerini bitirip eve döndükleri zamana kadar demektir.
Şimdi sorularla netleştirelim ayetleri:
1- Ekvatorda gündüz ile gece birbirine eşittir. 12+12=24. Bu durumda oruç 12 veya 13 saat tutulacaktır. Bu standarda uymayan ülkeler "sayılı günler" ifedesinin kapsam alanına giren yerlerdir. Bu ülkelerde, Medine'deki süre(standart) esas alınarak, imsak ve iftar takdir edilecektir. Bu takdir insanların işe gittikleri ve işten eve döndükleri zamanlar göz önünde bulundurularak yapılacaktır.
Ayetleri bu şekilde anlamak oruç ibadetinin ruhuna daha uygundur. Allah sağlıklı insanların sağlığı bozulsun diye farz kılmamıştır oruç ibadetini.
 
Ayetleri böyle anlamaz isek:
1-Güneşin doğmadığı ve batmadığı veya gündüzleri gecelerinden uzun olan yerlerdeki Müslümanlara oruç farz değildir dememiz gerekir. Çünkü; şartlar oluşmamıştır. Güneş doğmuyor ve batmıyor. Bazı yerlerde de 12-13 saatin üzerinde oruç tutulması gerekiyor. Bu durumda ayetin genel ifadesi devre dışı kalır, yani Kur'an'da çelişki var demektir, oruç bütün Müslümanlara farz olmamış demektir.
2- Allah yarattığı dünyayı tanımıyor demektir. Tanısaydı o bölgelerle ilgili de net ifadeler kullanması gerekirdi. Bu durumda da Allah unutkan olmuş olur, oysa Allah noksanlıktan uzaktır. Allah bu bölgelerdeki uygulamaları kullarının inisiyatifine bırakmıştır. Buralarda imsak ve iftar zamanlarını, orucun farz olduğu yerdeki değişmez süreyi koruyarak Müslümanlar kendileri belirleyeceklerdir. Zekat gibi. Zekatın nerelere verileceği bellidir Kur’an’da ama miktar tespiti yapılmamış, kullara bırakılmıştır. Bu tespit yapılırken şartlar belirleyici olacaktır.
3- Allah Hicaz bölgesi insanını çok sevdiği için süre konusunda onlara torpil yapmış olur ki, bu da Allah’a yakıştırılmayacak bir tercihtir. Allah bazı Müslümanlara 12-13 saat oruç tuttururken, bazılarına 17, 20, 22, 23 saat otuç tutturmaz. Tutturursa, Allah Hicaz bölgesinde yaşamayan Müslümanlara zulmetmiş olur ki; Allah zalim değildir. Zulmetmez, aksine zulüm yapanlara çok ağır ifadeler kullanır. Onlar cehennemde yanacaklardır. Hem de tekrar tekrar yanacaklardır...
 
Sonuç:
Müslümanlar; Ayetlerin verdiği mesaja, nazil olduğu / indiği coğrafyaya ve de o günkü Arap’ın anlayışına dikkat ederek, kendilerinin içinde bulundukları şartları da göz önünde bulundurarak imsak ve iftar zamanlarını akıllarını kullanarak tespit edeceklerdir. Hicaz bölgesi insanlarının oruç tuttuğu o değişmez süreyi aynen koruyarak meselelerini çözeceklerdir. Oruç aç ve susuz kalmak için değil, insanın arınması için farz kılınmıştır. Amaç, Müslümanların arınmasıdır, günahlardan temizlenmesidir, oruç ayından sonra tekrar günahlara saplanmamak için kendilerini bir disiplin çerçevesinde yaşamaya alıştırmalarıdır. Bu amacın dışına çıkılırsa, oruç ibadetinden elde edilmesi gereken arınma gerçekleşmeyecektir. Elbette en doğrusunu Allah bilir. Selam ve dua ile...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder